Saf su, Deiyonize su ve Distile su
Dünya Yaşamının kaynağı şüphesiz ki sudur. Ancak su denince akla çeşitleri gelmektedir. Kaynak,İçme suyu, göl,deniz suyu başlıcalarıdır. Bunun yanında ise farklı sektörlerde kullanılan ve özellik ile de fen ve yaşam bilimleri için saf su çok değerlidir. İlk akla gelen şey saf su tam olarak nedir sorusu olmaktadır.
Suyun organik ve inorganik maddelerden tamamen arındırılmış şeklidir safsu, demineralize su veya deiyonize su denir. Genel olarak endüstriyel süreçlerde ve laboratuvarlarda kullanılan saf su aynı zamanda deiyonize su, demineralize su, distile su gibi isimlerle de anılmaktadır. Ayrıca saf suyun diğer bir özelliği ise iletken değildir
Saf su arıtma cihazı ise kaynağa bağlı olduğu suyu çeşitli işlemlerden geçirerek saf bir hale getirmektedir. Kaliteli ve amaca uygun suların hazırlanması için firma kaliteli ve güvenilir bir hizmet vermektedir. Sizin için en uygun cihazı belirlenmesinden kurulumuna kadar sizlere yardımcı olmaktadırlar.
Dünya üzerinde büyük sektörler vardır. Bunların başında ise ilaç ve kozmetik gelmektedir. Bu ürünlerin tamamen insan sağlığına uygun olması gerekmektedir. Araştırma sürecinden üretimine kadar her adımında saf su kullanılmaktadır. İki farklı şekilde saf su üretilebilmektedir. Distile su ve double distile sudur. Aslında distile su ile saf su aynı anlamdadır. Aynı işlemlerin iki defa uygulandığı sulara double distile su denmektedir. Cihazların özellikleri içerisinde iki saf su çeşidi de elde edilebilmektedir.
Otomotiv sektörü içinde saf su hayati öneme sahiptir. Akülerin içerisinden araçların temizlenmesine kadar kullanılmaktadır. Firma uluslararası kalite standartlarında verdikleri hizmet ile her sektörün ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Hem Laboratuvar hem de endüstriyel ölçekli olmak üzere iki farklı alanda hizmet sunmaktadır.
Saf Su Arıtma Cihazı Avantajları?
Saf su arıtma cihazı kullanmanın en büyük avantajı anında suyu üretip kullanmaktır mevcut bağlı bulunduğunuz suyu çok daha uygun fiyatlara istenen niteliklere sahip olmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca enerji tasarrufu da yapabilirsiniz. Üzerinde yer alan sensörler ile de en ufak bir sorun anında tespit edilebilmektedir.
SU ARITMA SİSTEMİ
SU ARITMA SİSTEMİ NEDİR?
Suyun İçilmesinde, kullanılmasında veya çevreye bırakılmasında (atıksu) sakınca bulunan suların, kirletici parametrelerinden arındırılmasına "temiz berrak ve kokusuz hale getirilmesine Su Arıtma" denir.
TERS OZMOZ ( REVERSE OSMOSİS ) NEDİR?
Ters ozmos, suyun içindeki istenmeyen tüm mineralleri sudan ayıran ve saf su ve içme suyu teminine yönelik olarak kullanılan membran filtrasyon prosesinin adıdır. Bu sistemler çapraz akışlı olarak çalışırlar. Bilinen anlamda filtrasyon prosesi değildir. Çünkü membran üzerinde suyun geçişine izin veren gözenekler son derece ufaktır. (Yaklaşık 1 mm'nin 2.000.000'da biri delik çapı). Böyle ufak bir gözenekten sadece su molekülleri ve bazı çok ufak inorganik moleküller geçebilmektedir. Diğer moleküller ise konsantre su fazında sistemden dışarı atılır.
TERS OZMOZ SİSTEMLER NASIL İÇME SUYU ÜRETİR?
Ters ozmos üniteler genelde ön filtrasyon aşamaları sonrasında kullanılır. Su önce partikül filtreden geçirilir. Partikül filtrasyon, suyun içinde bulunan 5 mikrondan daha büyük olan tüm partikülleri tutar. (1 mikron = 0.001 mm) Partikül filtrasyon Membranların tıkanmasını engellemek amacı ile kullanılır. Partikül filtrasyondan sonra su aktif karbon filtreden geçirilir. Aktif karbon ile suda istenmeyen koku, tat ve klor tutulur.
Aktif karbon filtreden geçirildikten sonra su, tekrar 1 mikron filtrasyondan geçirilir. Burada daha ince taneciklerin tutulması sağlanır. Bu ünitelerden geçen su ters ozmos membrana verilmeye hazırdır. Ters ozmos membran suyun çözünmüş iyonları tutar. Suyun içindeki bu iyonlar arasında, ağır metaller, sodyum, kurşun, arsenik, nitrat, asbest ve diğer bir çok zararlı iyonlar bulunur. Su ters ozmos membrandan çıktıktan sonra ikinci bir tat düzenleyici post aktif karbon filtreden geçirilir. Ters ozmos üniteden çıkan su son derece güvenilir içme suyudur.
TERS OZMOZ İÇME SUYU SİSTEMLERİN BAKIMA İHTİYACI VAR MIDIR?
Sistem içindeki partikül filtreler ve aktif karbon filtrelerin belli bir ömrü vardır ve periyodik olarak değiştirilmelidirler. Genellikle bu filtrelerin yılda bir değiştirilmesi yeterlidir. Değişim sıklığı, ham su kalitesi ve arıtılan su miktarına göre değişebilir. Ters ozmos membran ise düzenli bakım ile en az 3-4 sene dayanacaktır. Membran değişim zamanının gelip gelmediği konusunda uzmana danışılması gereklidir.
RO İLE TUTULAN MİNERALLER VÜCUT İÇİN İHTİYAÇ DEĞİL Mİ?
İnsan vücudunun bazı minerallere ve vitaminlere olan ihtiyacı doğrudur. Ancak, bu minerallerin istenen seviyede alınması için en doğru yol iyi ayarlanmış bir diyettir. Zaten bu minerallarin birçogu mevcut Tüketilen gıdalarda fazlasıyla mevcuttur.
Söz konusu faydalı mineraller suyun içerisinde az miktarlarda mevcuttur bir insanın günlük mineral ihtiyacını ne kadar su içerse içsin karşılayabilmesi mümkün değildir.Ayrıca ters osmos ro sistemi son teknolojik bir sistemdir suyun tam olarak arıtılması için başkada bir yöntem yoktur veya yetersizdir.
NEDEN ARITMA CİHAZI ALMALIYIM?
Vücudun suya olan ihtiyacı, besine duyduğu ihtiyaçtan çok daha fazladır. İnsan hiçbir gıda yemeden 8 haftaya kadar yaşayabildiği halde su içmeksizin 1 haftadan daha fazla yaşayamaz. Yüzde 55 ile 75'i sudan oluşan vücudumuzdan günde, terleme, solunum benzeri aktivitelerle 2-3 litre su kaybederiz. Suyun yaşamsal önemi aşikare olduguna gore kaliteli su tüketmeliyiz.
GELECEĞİMİZ OLAN ÇOCUKLARIMIZ İÇİN GÜVENİLİR SU NASIL OLMALI?
Bebeğe verilecek suyun ve tabii ki mama hazırlanacak suyun güvenilir olması büyük önem taşımaktadır. Güvenli olmayan su çocuğun pek çok hastalığa yakalanmasına neden olabilir. Bunlar arasında hastalık yapabilecek en önemli grubu mikroorganizmalar oluşturur. Amipli dizanteri, basili dizanteri, para tifo ve tifo, kolera gibi hastalık etmenleri suda bulunabilir ve hastalık yapabilir. Bunlar genelde belirtilerini hızla gösterir ve genellikle de kusma, ishal ile ortaya çıkarlar.
Suya aynı zamanda uzun dönemde sağlığı olumsuz etkileyebilecek tarım ilaçları kalıntıları, ağır metaller ve solventler karışmış olabilir. Bunlar eğer belirtilen sınır değerlerin üzerindeyse mide bağırsak problemlerine, deride hassasiyete yol açabilir. Kanser ve diğer kronik hastalık risklerini artırabilir.
SUYUN İSHAL VE HASTALIKLARA ETKİSİ
Tüm dünyada ölümlerin yüzde 4'ü ishalden kaynaklanır. Her yıl 2.2 milyon kişi ishalden ölmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde bu rakamın çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktadır. Sulu ve sık sık dışkılamayla kendini gösteren ishal sindirim sisteminde bir enfeksiyon neticesinde ortaya çıkar. Enfeksiyonun tipine bağlı olarak dışkı çok sulu ya da kanlı olabilir. Bakteri, virüs ve parazitlerle bulaşmış su ishalin en önemli nedenidir.
İshal, güvenli içme ve kullanma suyunun kısıtlı olduğu ya da temizleme sistemlerinin yetersiz olduğu yörelerde ya da kişisel hijyene dikkat edilmediğinde çok daha sık görülür. İnsan dışkılarıyla kirlenmiş olan sularla bulaşabildiği gibi hayvan dışkılarıyla da bulaşabilir. Kirli sularla sulanmış sebze ve meyveler, ishal etmeni olan mikroorganizmalar bulaştırabilirler. Su temizliği ishalden korunmada en önemli etkendir.
Osmanlıda arıtma
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında zaptiye ve jandarma alayları kuruldu. Gerek yerli halkın gerekse hac zamanlarında gelenlerin su sıkıntısı çekmemesi için çeşitli tedbirler alındı. Bu sebeple su şebekesi ve kamu sağlığı ile şehir içi ulaşımının sağlanması için sürekli yatırım yapılıyordu. Yeniden düzenlenen suyolları ve çeşmeler faaliyete geçirildi. Zemzemle ilgili çalışmalar yapıldı. Mekke’nin en önemli su kaynağı olan Ayn-ı Zübeyde’ye 1524-1530 yılları arasında eklenen Ayn-ı Hanîn kanallarıyla Mekke ve Arafat bol suya kavuşturuldu. Mekke’nin su işleriyle ilgili son çalışma, Ayn-ı Zübeyde ve ona ilâve edilen Ayn-ı Za’ferân kanallarının tamiratı da dahil olmak üzere 5 Haziran 1883’te 82.168 altın harcanarak gerçekleştirildi.
Osmanlı devrinde yağmur suları ve sel yataklarının yolları değiştirilerek Kabe ve Mescid-i Harâm’a gelebilecek zararlar en aza indirildi.
Mekke, Osmanlı idaresine girdikten sonra miras alınan fizikî plana sadık kalınarak Harem-i Şerif merkezli olarak inşa edilen sosyal ve kültürel binalarla yeni bir çehre kazandı.
Osmanlı döneminde Mekke’yi korumak için surlara ilâve olarak Ecyâd (1781-1783), Fülfül (1800-1801) ve Hind (1806) kaleleri inşa edildi (Ecyad Kalesi, 2001’de yıktırılmıştır.). Mekke her bakımdan canlı, nüfus ve fizikî açıdan Osmanlı medeniyetinin unsurlarının bir merkezi haline getirilmeye çalışıldı. Şehirde padişahlar, hanedan mensupları ve diğer ileri gelenler tarafından idarî binalar, mescidler, medreseler, tekkeler, zaviyeler, ribâtlar, misafirhaneler, imaretler, karantinalar, hastahaneler, sıhhiye idareleri ve sebiller yaptırıldı.
Evliya Çelebi’ye göre 1083’te (1672) Mekke’de iki umumi hamam bulunuyordu. İlk devirlerden itibaren dârüşşifâların yanında hastahaneler de mevcuttu. Başta Peygamberimiz (s.a.v.)’in doğduğu ev olmak üzere İslâm’ın ilk döneminden kalan mekânların tamir ve bakımları yapılarak muhafaza edildi. 1860’ta yapımına başlanan Mecidiye Hükümet Konağı, Sultan İkinci Abdülhamid zamanında bitirildi. Daha sonra Safa Tepesi civarında polis noktası, kışla, gasilhane, revir, karakol, misafirhane ve postahane gibi binalarla Mekke’nin sivil ve resmî hizmet yapılaşması tamamlandı.
19. yüzyılın ikinci yarısında safha safha fakat istikrarlı bir şekilde uygulanan faaliyetler sonunda Hicaz’da merkezî hükümetin ağırlığı giderek arttı. Fakat İttihat ve Terakki’nin Osmanlı Devleti’ni sürüklediği yıkıcı hâdiseler ve bilhassa Birinci Dünya Savaşı sonrasında Hicaz bölgesinde yaklaşık dört asır devam eden Osmanlı hâkimiyeti 10 Ocak 1919’da fiilen sona ermiş oldu.
Hicaz’ın Su İhtiyacı
Çok eski asırlardan beri dünyanın hangi tarafında bir medeniyet eseri meydana getirilmiş ise orada su temini için pek çok çalışmalar ve büyük masraflar yapıldığı görülmüştür.
Nitekim, insanın hayatî ihtiyaçlarının başında su birinci sırada yer alır. Su bulunmayan yerde insanın yaşayamayacağı çok açıktır. Suyun hayatî ehemmiyetini anlamak için ne ilim ve fenne ne de yüksek bir zekâya ihtiyaç vardır.
Mekke-i Mükerreme’de rastlanan bazı izler de çok eski zamanlarda Hicaz bölgesinde su ihtiyacının giderilmesi için pek çok çalışmalar yapıldığını gösteriyor.
İslam’ın zuhurundan sonra bu maksat için hayli mesai sarf edilmiştir. İslâm eserlerinden olan Ayn-ı Zübeyde suyunun Mekke-i Mükerreme için temin ettiği faydalar pek büyük ise de bilhassa Osmanlı’nın son asrına girildiğinde ve hususiyle hac mevsiminde bütün ihtiyaçları karşılayamıyordu. Esasen Hicaz bölgesinin her tarafında suya ihtiyaç vardı. Cidde şehrinde su ihtiyacı her yerden daha fazla idi.
Hicaz’ın Osmanlı idaresine geçmesinden itibaren buraların su ihtiyacı için çok çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar, mevcut su yollarının tamir ve bakımları, yeni su kuyularının açılması, su sarnıçlarının tesis edilmesi, yakın veya uzak yerlerden su getirtilmesi ve son olarak da deniz suyunun arıtılması şeklinde olmuştur.
Deniz Suyunu Arıtma Tesisleri Kuruluyor
Hicaz’ın su ihtiyacı, bilhassa hac mevsiminde hacıların sayılarının artması ile günden güne daha da sıkıntılı bir hal almıştır. Son zamanlarda dünyanın dört bir tarafından gelen hacıların su ihtiyacı gün be gün artmakta idi. Bunun yanında mevcut su kaynakları ise yeterli gelmiyordu. Bir taraftan Ayn-ı Zübeyde suyunun borularının daha genişleriyle değiştirilmesi sağlanmış, diğer taraftan da yeni menba sularının şehirlere getirilmesi sağlanmıştı. Ayn-ı Hanîn ve Ayn-ı Za’ferân suları da şehirlere sevk ediliyordu. Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında, Cidde ve Mekke’ye kadar götürülen Ayn-ı Hamîdî suyu da bu ihtiyacı büyük ölçüde karşılamıştı. Devlet su konusunda son olarak yeni bir icadı devreye soktu ki bu da su arıtma cihazlarıydı.
Dünyada deniz suyunun arıtılarak kullanılması 1850’li yıllardan itibaren başlamıştır. Osmanlı coğrafyasında bu şekilde su temini ihtiyacı en çok Hicaz bölgesi için gerekli idi. İlk çalışma 26 Receb 1311 (2 Şubat 1894) tarihinde yapılmış ve Cidde’de deniz suyunu arıtmak için bir istasyon kurulmuştur. Fakat bu istasyon ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiş ve yeni tesisler için birçok yeni çalışma yapılmıştır. Osmanlı Devleti Hicaz Sıhhiye İdaresi tarafından yeniden getirtilen ve Cidde ve Yenbu’da kurulan su arıtma cihazlarının o zamanki kapasiteleri günde yüz ilâ yüz elli ton arasında idi. Deniz suyunun içinden elektrik akımı geçirilerek, suyun damıtılması ile tatlı su elde ediliyordu.
SU ARITMA TARİHİ
Su sağlığımız için çok önemlidir. Bu nedenle hem eski hem de modern uygarlıklar bunu bir öncelik haline getirdi. Etrafınıza bakın - neredeyse tüm yerleşim yerleri geleneksel olarak su kaynakları etrafında toplanmıştır. Ne yazık ki, bu suyun çoğunun tadını çıkarabilmemiz için süzme işlemi gerekiyor.
Bunu yapma yöntemlerimiz zamanla değişti. Ne kadar yol kat ettiğimizi görmek için zaman içinde çeşitli su arıtma yöntemlerine bir göz atalım.
TARİHTE SU ARITMA YÖNTEMLERİ
Eski zamanlarda işe yarayan şey oldukça iyiydi. Ancak toplum, içme suyunu daha güvenli hale getirmenin daha iyi yollarını bulmuştur. Su arıtmanın tarihi bize şu anda ne kadar iyi durumda olduğumuzu gösteriyor.
MISIRLILAR (MÖ 1500)
Harika tadı olan suyun tadını çıkaran ilk kültürlerden biri Mısırlılardı. İçme sularını çeşitli yöntemlerle arıtıyorlardı. Zararlı bakterileri ortadan kaldırmak için suyu kaynattılar, güneşte ısıttılar veya içine sıcak demir batırdılar. Ayrıca sudaki safsızlıkları kum ve çakıldan geçirerek filtrelediler. Eğlenceli gerçek - Amenophis II ve Ramses II'nin mezar duvarlarında suyu arıtmak için bir kullanım kılavuzu bile oluşturdular .
YIL (MÖ 500 - MS 500)
Mısırlılar birinci olurken, Yunanlılar çok geride değildi. Aslında, bize bugün hala kullandığımız bir teknik verdiler - evsel su filtresi. Su filtresi ne zaman icat edildi? MÖ 3. yüzyılda Hipokrat icat etti. , basit bir bez arka filtreden oluşan Hipokrat kılıfını icat etti. Sadece buraya kaynamış su dökün ve daha az kirletici içeren bir kaynağınız olur.
YIL1671
Sonraki birkaç yüzyıl boyunca, dünya Karanlık Çağlara girdi, yani pek bir şey olmadı. Her şey 1671'de, Sir Robert Bacon deniz suyundan tuzu çıkarmak için kum filtrasyonunun nasıl kullanılacağını öğrendiğinde değişti. . Onun fikri, fazla sodyumu gidermek için deniz suyunu kuma süzmekti. Bulgularını "On Yüzyılın Ulusal Tarihi"nde yayınladı ve yanlış olsalar da, başkalarının içme kaynaklarını nasıl arıtabilecekleriyle ilgilenmesini sağladı.
YIL1700-1800
18. yüzyılda mikroskobun geliştirilmesi, bilim adamlarına suda bulunan sayısız mikroorganizma hakkında yeni bilgiler verdi. Fransız bir bilim adamı olan Phillipe De La Hire, kum filtresi ile donatılmış, ileri görüşlü bir yağmur suyu sarnıcı bile tasarladı . Sarnıç ayrıca küflenmeyi, donmayı ve bunların izlerini durdurmak için yükseltildi. Paisley kasabası nihayet 1804'te dünyanın ilk belediye su arıtma tesisini kurarak onun tavsiyesine uydu. İçme kaynağını filtrelemek için çakıl ve kum filtreleri kullandı.
YIL1850
Dünyada deniz suyunun arıtılarak kullanılması 1850’li yıllardan itibaren başlamıştır.
19. yüzyılın ortalarında, İngiliz bilim adamı John Snow, 1854 de koleranın su yoluyla bulaştığını keşfetti. Birkaç deneyden sonra, klorun kirli suyu arıtmak için kullanılabileceğini ve bunun da popüler bir su arıtma biçimi olarak klorlamanın kullanılmasıyla sonuçlanabileceğini buldu. Klor, hastalığa neden olan bu kötü bakterileri öldürerek insanların hastalanma olasılığını azaltır.
YIL1900 (MS)
20. yüzyıla gelindiğinde, çoğu gelişmiş ülke su kalitesinin minimum standartlarını belirleyen düzenlemeler oluşturmuştur. ABD partiye biraz geç kaldı, ancak 1974'te Güvenli İçme Suyu Yasasını çıkardı. çıkardı . Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezlerine göre, bu yasa hepimizi daha güvende tutmak için içme suyu için ulusal standartlar belirliyor. 25'ten fazla kişiye hizmet veren herhangi bir su temin sistemi, kimyasallar ve patojenler için kabul edilebilir maksimum kirlilik seviyelerine sahiptir.
Bugün, gereksiz mineralleri ortadan kaldıran iyon değişimi de dahil olmak üzere çeşitli filtreleme yöntemleriyle suyumuzu taze ve lezzetli tutabiliyoruz.
2000 YILINDA EV SU ARITMA
Modern teknoloji, halka açık içme suyumuzun yüz veya bin yıl öncesine göre çok daha az zararlı olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, sufim'in özel filtreleme sistemiyle suyunuzun tadını iyileştirebilirsiniz.
sufim'in Tüm Ev Su Filtreleme sistemi , 7/24 tadı harika, kokusuz su sunar. Cihazlarınızı tıkayan su lekelerine, alüvyona ve boyutu 5 mikrona kadar inen diğer kalıntılara elveda deyin. Gerçekten tek bir musluğa odaklanmak istiyorsanız,
lavabo altı ve tezgah üstü filtreleme çözümlerimiz bir başka iyi seçimdir. Kurşun, VOC'ler ve cıva gibi 60'tan fazla farklı kirleticiyi ortadan kaldırabilirler.
Bu seçeneklerin her ikisi de kloru %97'ye kadar azaltabilir.
Sonuç? Tarihin gördüğü en lezzetli içme sularından bazıları. sufim'i seçtiğinizde, çağlar boyunca en iyi huzurun tadını çıkarın.
<!-- Google tag (gtag.js) --> <script async src="https://www.googletagmanager.com/gtag/js?id=G-8ME155PG0N"></script> <script> window.dataLayer = window.dataLayer || []; function gtag(){dataLayer.push(arguments);} gtag('js', new Date()); gtag('config', 'G-8ME155PG0N'); </script>